17 Ekim 2009 Cumartesi

Madde - 1

  Madde hakkında ne biliyoruz. ?
Binyılların deneyimi bize onun gerçek olduğunu söylüyor.
 Deneyimlerimiz hergün gördüğümüz ve bu yüzden sıradan olan apaçık şüphesiz gerçek olan şeyler,
 acaba bunları sorgulama ihtiyacı hissettiniz mi ?
    Ben hissettim; .......  What is the Matrix ? :)
Evreni, boşluğu, bu boşluğun içindekileri madde ve enerjiyi sorguladığınızda müthiş bir öğrenme açlığı hissettim. Kitap, internet, üniversite artık ne bulursam aç kurtlar gibi saldırdım.
Aslında tüm istediğim ışıktan hızlı gidebilecek gezegenler arası bir taşıt yapmaktı o zamanki ortaokul sıralarındaki pek çok çocuk gibi.
   Kütleçekimi, Elektromagnetik spektumu, maddenin iç yapısını (Elektron, nötron, proton, lepton, hadron, quark vb.) Hareketin doğasını, izafiyet kuramı, kuantum kuramı, Planck sabitini, Belirsizlik ilkesini daha aklıma gelmeyen pek çok bilgiyi öğrendim tabii bunlar bir günde olmadı.
  Ancak bu kadar çok bilgiyi almanın bir faydası olmadığını çok kısa bir zamanda öğrendim. Çünkü ilişkili olmayan bilgi, bilgi değildi. Dolayısı ile ilgimi çekmeyen yani bulunduğum konum (edinmiş olduğum bilgi seviyesi itibari ile zincirin son halkası) hangi bilgiyi öğrenmem gerektiğini bana gösteriyordu.
   Dolayısı ile edindiğim bilgi ve benim bunları anlama şeklim, o noktadan sonra bana bulmam gereken eksik puzzle parçasını gösteriyordu.
  İşte bu şekilde zaman içerisinde hem yeni bilgiler ediniyor hemde bu bilgileri kullanarak, kendi görsel, zihinsel düşünce deneylerimi gerçekleştiriyordum.
  İşte madde ve enerji ile ilgili bu sürecin sonunda elde ettiğim sonuç:
      Madde tanımlanamaz.
  Şimdi bu sonuca varış sürecimi anlatmaya çalışacağım.
  Başlangıçta amacım konvansiyonel hareket sistemlerinin yerine (özellikle çekimsiz ve boş uzayda) daha efektif ve etkin bir sistem bulmaktı.
  Var olan hareket sistemleri ve Klasik mekanik kuramları aradığım etkinlikte değildi, Momentum yöntemi büyük bir israftı. En kötü halde ışık hızı ile hareket etmeli ve bunun için minimum enerji harcanmalıydı.
  İşte burada Einstein 'ın Kütle çekim kuramı, Eğri uzay topolojisi ile açıklanan uzay-zaman bükülmesi imdadıma yetişti. Matematiğini Rieman Geometrisinden alan bu yeni yaklaşım kütle çekimi çok güzel açıklıyordu.
  Lise yeni başlamış bir öğrenci olarak en çok bunu açıklamak için kullanılan; bir benzetim (simulasyon) ilgimi çekmişti. (Benzetimler gerçek değildir sadece gerçeğin insanlar tarafından daha kolay anlaşılabilmesi amacıyla uydurulurlar.)
 Bu benzetimde; gergin bir çarşaf üzerine (bu bir tramplen bezi olabilir) ağır bir cisim koyuluyor. Bu örneğin dünya olarak tasvir ediliyor, daha sonra küçük bir cisim bu gergin çarşafın bir kenarına yavaşça bırakılıyor.
Öğrenciler bu deneyde küçük cismin ağır cisme doğru hareket ettiğini görerek aslında bunu sağlayanın yerçekimi değil, çarşafın eğriliği olduğunu gösteriliyordu.
  (Benzetimde aslında eğriliğin sebebide yerçekimidir. Ama bu gözardı edilir.)
 İşte bu benzetim bende yeni fikirler oraya çıkardı tabii deneylerim düşünce deneyi olduğundan normalde imkansız olan şeyleride deneyebiliyordum. :)
 Ben uzay-zamanı betimleyen bu çarşafın (tramplen bezini) bağlı bulunduğu kenarlardan birini söktüm,
 (Tabii ki gerçekte değil çünkü ceza alabilirdim) ve bulunduğu seviyeden yukarıya doğru kaldırdım. Evet çok ilginç bir şey oldu çarşafın alanını 1 dönüm düşünürsek, daha önce ağır cisim (dünya) artık bulunduğu yerde değildi çarşafı kaldırdığım noktadan daha ileriye hareket etmişti. Üstelik çarşafı kaldırdığım yüksekliğe bağlı olarak belirli bir mesafe katetmişti. Eski yerinde çarşaf artık düzdü, ama daha önce düz olan yeni yeri artık bir eğri idi. Ve öğretmen artık deneyi bu yeni eğriliğin başlangıç noktasında yapmak zorundaydı.
  Benim matematiğim pek iyi değildir, ama bu şekillerin matematiksel denklemlerini bulup bunlar üzerinden bir hareket denklemi çıkarmak zorunda hissettim.
  Lise derslerinde doğru, parabol, hiperbol, düzlem, eğri, limit, türev, integral konularını görüyorduk
  (Şimdi görülüyor mu bilmiyorum)
 Görsel olarak bu çarşafı bir şeye benzetemedim önceleri, her noktasından baktım en sonuda yatay düzlemden baktığımda doğru ve parabole çok benzediklerini gördüm
 Öyleyse, bu iki şekil üzerinde yoğunlaşıp, matematiksel denklemlerini yazdım.
    DOĞRU     : y = mx + n
    PARABOL : y = Ax^2 + Bx + C
işte bu denklemler, ayrıca türev ve integral işlemleri yapmış olduğum yaramazlığın matematiksel açıklamasını
bir anda ortaya çıkardı. Ben tramplen bezini kenardan söküp yukarı kaldırdığımda aslında ağır madde (dünya) bulunduğu noktadaki parabol denkleminin türevini alarak o noktayı doğru (düzlem), daha önceki düzlem (doğru) olan noktanın parabol (çukur) olmasını sağlamıştım.

   Öyleyse artık bir genelleme yapabilirdim,
   Hareket ; Hareketli cismin hareket yönünde uzay-zaman 'ın "integral"'inin ; aksi yönde ise, uzay-zaman 'ın "türev" 'inin alınması ile mümkün oluyordu.

   Peki bunu ispatlayabilir miydim acaba ?  Çünkü ispatlayamazsam bu sadece benim hayal ürünüm olurdu.
   Bunun için gözlem yapmalıydım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder