17 Ekim 2009 Cumartesi

Madde - 3

Ama şimdi yeni bilgilere ihtiyacım vardı. Çünkü bu çarşaf sadece bir araçtı bir modelleme halbuki ben gerçekte ne olduğu ile ilgileniyordum Uzay-zaman eğriliği (Riemann geometrisi) ile bunu açıklamışlardı ama  
   İzafiyet teorisine göre hiç bir madde ışık hızında hareket edemezdi !!!
            ACABA ? Gerçekten öyle miydi. ?
  İşte bu soru benim maddeyi araştırmaktaki hareket noktam oldu.
 Madde daha doğrusu kütle denilen şey neydi ?
 Eğer kütleçekim bu eğriliğin sonucundan ibaretse, kütlede bu eğriliğin bir ölçüsü idi, yani ortada kütle yokken eğriliği meydana getirirsek kütleyide meydana getirebilirdik. Aslında Fizik bunuda biliyordu. İvmeli hareket eden madde parçacıkları, durgun olduğundan daha fazla bir kütleye sahip oluyorlardı.
  Öyleyse maddenin ışık hızında gittiğine sonsuz kütleye ulaşacak olması bir yanılsama idi. Mekanik tarzdaki pozitivist düşünce 2 + 2 = 4 demişti ama matematik gerçek evren değildi. Gerçek evrenin çok benzeyen bir modeliydi.
Olay şöyle gerçekleşiyor olmalıydı. Bir madde parçacığı ışık hızında hareket ettiğinde hareket yönünde uzay zamanın integralini alacak (elektrik-manyetik alan (sin -cos)) dolayısı ile o noktada eğriliği sonsuza yakın bir
çukur (parabol oluşacak) (sanal bir karadelik) dışarıdaki bir gözlemci parçacığın kütlesini değil (parçacık + çukurun eğriliği) ölçeceğinden parçacık kütlesini sonsuz olarak ölçecek.
  Tabiki sonsuz kütleli parçacık mevcut olamayacağından varacağı sonuç;
   "Hiç bir maddesel parçacık ışık hızında hareket edemez". dir.

 Ancak maddesel parçacığımız ışık hızında hareket etmiştir. Önemli olan bakış açısını değiştirmektir.
 Eğer parçacık ışık hızında hareket edebiliyorsa bundan daha hızlı hareket etmesini engelleyen nedir ?
 Ya da ışık neden daha yüksek bir hızda hareket etmemektedir ?
  Ayrıca uzay-zaman düzlemi her noktada varsa madde bu düzlemlerden dik doğrultuda geçtiğinde neden bir engelle karşılaşmamaktadır. 3 boyutlu evrende bu düzlemi nasıl tanımlamalıyım ?
 İşte bu sorulardan sonra daha fazla bilgi edinmem gerektiği sonucuna vardım kitaplardan ve çeşitli yollarla çeşitli disiplinler hakkında bilgi edindiğim uzun bir süreç geçirdim.
  Şu anda sanki bir günlük bir hadise imiş gibi anlattıklarım aslında yıllar süren fasılalı süreçlerdir.
Akışkanlar dinamiği ile ilgili bulduğum bir kaynakta şaşırtıcı bir biçimde sıvı içerisinde hareket etmekte olan bir ses dalgasının yayılım hızını veren formülü gördüm.
  Bu denklem ile Einstein'ın ünlü E = mc^2 ; c ^2 = E / m formülü ile analoji içeriyordu. a^2 =  K / p(rho) şeklinde...
işte bu analoji başka bir fikir verdi bana..
 Uzay-zaman eğriliğini oluşturan matematiksel model aslında fiziksel gerçek bir duruma yani bir sıvıya karşılık geliyordu.
   Ancak bu sıvının özellikleri henüz bilinmiyordu. Ama etkilerinden en az birini gözlemliyorduk. Bu ise sıvı varlığına kanıt olabilirdi. Bu gözlem şu idi.
    IŞIK HIZI'nın değeri.
Işığın hareket tarzı, evrendeki en ideal hareket tarzı idi öyleki oluşturduğu parabol çukurunun, sonsuz eğrilikte olduğunu İzafiyet denklemlerinden biliyoruz. Bu eğrilikte olması gereken hız mantıken sonsuzdur.

    Öyle ise hangi etken ışık hızını C 'de sabitlemiştir ?

Cevap:  Uzay-zaman'ı oluşturan akışkan sabiti; ışığın o hızda sabitlenmesi sonucunu doğurmaktadır.

Peki bilim bugüne kadar bu yönde bir çalışma yapmış mı idi ?

Cevap:   Evet , Michelson-Morley Deneyi
    (Ancak sonuç yanlış yorumlanmıştı ayrıca deneyin önkabulleride eksikti.
    Dolayısı ile bu deneyden çıkan sonuç sıvının var olmadığı idi.)
 Bu ise başka bir yazı konusu..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder