17 Aralık 2017 Pazar

Evrim ? Teori mi ? 3

 Önceki yazımda Evrim teorisinin bilimsel yöntemle ortaya çıkarılmasını açıklamaya çalıştım.
   
Bu yazımda ise Nedensellik İlkesi 'nin felsefi açıklaması üzerinden Evrim Teorisinin neden bir ideolojik manüplasyon aracı olarak tasarlanıp kurgulandığını anlatmaya çalışacağım.

Nedensellik İlkesi 'ne A ile B arasındaki nedensel ilişkinin var olması için öncelik, sürekli birliktelik ve zorunlu bağlantı olması gerektiği düşünülmüştür.

Ancak aşağıdaki düşünceye görede nedensellik bir çağrışım alışkanlığıdır.

Hume’a göre deneyim bize nesneler arasında üç ilişki gösterir; yakınlık ya da ardardalık, zamanda öncelik ve sürekli birliktelik. Bunların üçünde de A nesnesiyle B nesnesi arasındaki ilişki zorunlu değildir. O halde nedensellik nesnelerde gözlemlenen bir nitelik değil, A ve B örneklerinin tekrarlarından üretilen bir çağrışım alışkanlığıdır.  

Peki "Evrim Teorisinde" bu şekilde bir manüplasyon yapılmışsa bunu şimdiye kadar herhangi bir bilim adamının fark etmiş ve bunu ifşa etmiş olması gerekmez miydi ? 

sorusu ortada durmaktadır.

Elbette hayır ! Ustalıkla işlenmiş bir manüplasyon Bilimsel Yöntemin aşamaları içerisinde kolaylıkla gizlenebilir. Sebebi Nedensellik İlkesi 'nin insanlardaki algısının bu manüplasyonu fark etmesini engelleyecek bir çağrışım olmasıdır.

Bu manüplasyon için öncelikle var olan bilimsel gerçek tespit edilir. Evrim Teorisi için bu Mutasyondur.

Mutasyon, bireyde canlı hücresinin çekirdeğinde bulunan ve kalıtsal özelliklerinin ortaya çıkmasını sağlayan DNA molekülünün; radyasyon, X ışını, ultraviyole, ani sıcaklık değişimleri ve kimyasallar sonucunda değişime uğramasıdır.

bir türün kendi içinde gerçekleşen bu bilimsel gerçeği manüple ederek Türler arasında geçiş yapacak şekilde bir Hipotez üretir ve mutasyonu ilk canlıdan itibaren başlatırsam sonuçta üretilecek olan teori veya yasa istediğim şekilde bir türün diğerine dönüşümünü sağladığını kanıtlayabilecek hale gelir.

Bilimsel Yöntemi  tersinden ele alarak ve Nedensellik ilkesinin öncelik, sürekli birliktelik, zorunlu bağlantılı olma durumunu çağrıştıracak şekilde Mutasyon bilimsel gerçeği manüple edilmiş ve bulunan fosiller ile bu çağrışım desteklenmiştir.

Doğal seçilim teorisi Mutasyona uğramış genlerin çevresel koşullara bağlı olarak canlının hayatını devam ettirmesini iddia eder. Buna göre çevresel koşullara uyum sağlayan türde mutasyona uğramış olan canlılar hayatta kalır diğerleri yaşamlarını devam ettiremez.

Ara türler(!) iki tür arasında görüldüğü iddia edilen ve sadece "gözlem" ile bu sonuca varılmış Mutasyona uğramış canlılardır. süreç yaşam ömrü 20 dk olan bir bakteri türü için gözlenebilir olduğu halde daha uzun yaşam süresi olan canlılar için Milyonlarca yıldır.

Günümüzde nadiren görülen istisnai durumlar,  doğal seçilim milyonlarca yılda meydana gelen az sayıdaki mutasyona uğramış canlının totalde büyük bir sayı olacağından hareketle,  çevresel koşullara uyumla açıklanmaya çalışılmıştır.

Bunu ispatlayabilmenin yolu Zaman Makinesi'ni icat etmek ve zamanda geri giderek tüm süreci gözlemlemektir. (!)

Bu bir kasa yapıp kilitledikten sonra anahtarının evrenin sonunda olduğunu söylemek gibidir. Nasılsa kimse evrenin sonundaki anahtarı bularak kasayı açamayacaktır.

Artık kasanın içindekiler için kuralına uyduğunuz sürece istediğiniz şeyi söyleyebilirsiniz.
Kural nedir ? Bilimsel yönteme uygunluk..

Anahtar kural ; Gözlemleri istediğiniz hipotezleri ispatlayabilecek şekilde yorumlayabilmek. ilk basamaklarda Darwin'in işi zordu başlangıçta yeterli sayıda bunu tekrar eden insan yoktu ve oyun ortaya çıkabilirdi.
Bunun için oyunun bir noktasında Darwin 'in hipotezi yanlışlarla dolu olduğu söylenerek yeni gözlem, hipotez ve teorilerle revize edildi.

Bu güvenilirliği arttırdı. Çünkü zaten bilim böyle çalışırdı. Bilimsel yöntem herhangi bir teorinin yanlışlanabilir olmasını gerektiriyordu.

Ancak şu sorunun cevabı günümüzde bile verilmiş değildir.

Evrim geçirdiği düşünülen ve tüm yaşam süreci gözlemlenen bakteri türlerinde gerçekleşen Doğal Seçilim sonucu hayatta kalan yeni ve çevresel koşullara uyum sağlamış mutasyona sahip "bakteriler"
Yeni ve Farklı bir tür müdür ?

Yoksa bir türün diğer bir Türe dönüştüğünü bize vaaz eden Nedensellik İlkesinin çağrışım alışkanlığı mıdır ?

Konusunda Uzamn bir bilim insanının bunu fark etmesi çok zordur. Sebebi bir yetersizlik değil tam aksine konusunda oldukça uzmanlaşmış olması ve bakış açısının ve perspektifinin bu konuyu bağlamından çıkararak düşünmeye müsait olmamasıdır.

Bu durumu daha iyi anlamak için; bu blogu Monitöre 1 cm yaklaşarak okumaya çalışın.

Umarım neyi kastettiğimi anlatabilmişimdir !!

Evrim ? Teori mi ? 2

Önceki yazımda Evrimin bilim dışı çevrelerce neden heef haline getirldiği ile ilgili kısa bir açıklama yapmaya çalıştım.

Bu yazıda ise; bu manüplasyonun nasıl yapıldığını anlatmaya çalışayım. Bunu yapmak için biraz derine inmek ihtyacı vardır.

Sorulması gereken ilk soru "Bilim Nasıl Çalışır ? Bilimsel Yöntem Nedir ?" bu konuda internette pek çok kaynak mevcut, yani tekrar etmek bu yazının konusundan sapmak olacaktır.

Ancak temel olarak ifade etmeye çalışırsam,  
  • Problemin belirlenmesi,
  • Problem ile ilgili gözlem yapma ve veriler toplama,
  • Hipotezler kurma,
  • Deneyler tasarlayıp, hipoteze dayalı tahminlerde bulunma,
  • Kontrollü deneyler yapma,
  • Verilerden sonuç çıkartma,
  • Sonuçları teori ya da yasa haline getirip duyurma.
Evrim teorisinin ilk aşaması olan " Problemin belirlenmesi " aşamasında sorulan soru Türlerin Kökeni Nedir ? sorusudur. Bu belirgin bir probelmin ortaya konulmasını sağlamıştır. 
İkinci aşama "Problem ile ilgili gözlem yapma ve veriler toplama " aşamasında Charles Darwin herkesçe bilinen gözlemlerini yaparak verileri toplamıştır. 
Üçüncü aşamada yani Hipotezler Kurma " aşamasında çeşitli tahminler ortaya atarak mantıklı ve gözlemle uyumlu olmalarına dikkat etmiş ve gerektiğinde Hipotezlerini revize ederek yeni hipotezlerle gözlemlerinin uyumlu olmasını sağlamıştır. Bu aynı zamanda dördüncü aşamayıda yani Deneyler tasarlayıp, hipoteze dayalı tahminlerde bulunma " içerir.
Hipotezler daha sonraki zamanlarda daha geliştirilerek ve yeni gözlemlerle desteklenerek "Kontrollü deneyler yapma," aşamasına geçmiştir. Bazı bakterilerin yaşam sürelerinin kısa olmasından dolayı "Kontrollü deneyler yapma" imkanı bulunabilmiştir. Buna göre ortaya atılmış olan "Doğal Seçilim Hipotezi" doğrulanabilmiştir. Bu ve benzeri hipotezlerin doğrulanmış olması, bu deneylerlerden ortaya çıkmış olan "Verilerden sonuçlar çıkarılmasını" sağlamıştır. 
Son aşamada tüm bu deneylerden ve bulunan fosil kalıntılarından çıkarılan sonuçlarla ilgili veriler "Evrim Teorisi" haline gelmiştir. 

Bu noktaya kadar herşey kuralına göre yapılmış ve beklenen bir sonuç çıkmıştır. 

O zaman sorun nerede ? 

Bu ise başka bir yazının konusu...

Evrim ? Teori mi ? 1


Geçen gün bir arkadaşım Evrim hakkımdaki düşüncemi öğrenmek amacıyla bir soru sordu.

"Evrime İnanıyor musun ?"

Bu ilginç soru bu konuda hep yazmak  istediğim ama bir türlü düşüncelerimi toparlayıp yazamadığım konuda beni yazmaya sevk etti.

Arkadaşıma verdiğim cevap kısaca ;

"Evrim; var olan somut gerçeklerden hareketle; parçalarının ustaca bir araya getirilerek, ideolojik bir amaçla kullanılmak üzere ortaya çıkarılmış ideolojik bir manüplasyon aracıdır. "

şeklinde oldu.

Peki ama bu nasıl yapıldı ? Bu sadece Evrimle ortaya çıkmış bir çalışma değildir, bu daha derine inen kapsamlı ve uzun bir süreçtir.
İlk aşama DİL ile başlar, kavramlar birbirlerinin yerine kullanılarak aralarındaki anlam sınırlarının belirsizleşmesi sağlanması gerekir. Bu bağlamda bahse konu kelime "İnanmaktır"
Bilimsel bir konu hakkında düşünür veya konuşurken "İnanç" kelimesi doğru bir kelime değildir.Çünkü inanç dediğimiz kelime içinde doğrulanabilir veya yanlışlanabilir içerik bulunmayan konularda kullanılabilir. Halbuki bilimsel bir teori yanlışlanabilirdir.

Şüphe içerir, kanıtlanmış teoriler yani kanuınlar bile bilimin ilerlemesiyle, içeriksel olarak değişebilir. (Newton-Euklid geometrisi ve Einstein-Riemann geometrisi)
Sürekli değişiklik içeren bir yapının hiç bir şekilde değişmeyecek olan inanç ile bir tutulması kavramsal bir yanlıştır.
Bunun temelinde sekularizmin etkisi olabilir. Bilimin iddialarının yanlışlanabilirliğinden hareketle bir inanç olmadığını iddia edenler vardır. Ancak aynı düşünce için Bilimin kendisinin olmasa bile, yanlışlanabilirliğinin bir inanç olarak kabul edildiğide düşünülebilir.

Şu doğrudur; Bilimsel bir teori kanıtlanabilir veya yanlışlanabilir.
Evrim Teorisi; eğer bir teori ise; 2 şeyden birisi olabilir. Doğru veya Yanlış;

Eğer evrim teorisi için inanmak tabiri kullanılıyorsa sadece bir şey olur. Doğru ;
bunun karşılığıda ya "inanırsınız" ; veya "inkar" edersiniz. Alternatif yoktur.

Peki Neden ? Bilim dünyasındaki bunca teori kanun yasa vb. için değilde Evrim Teorisi için bu kadar spekülasyon yapılmakta ve bilim dışı çevreler bilim çevrelerinden daha fazla bu konuda tartışmaktadır.

İşte bu; Bu teorinin bağlamından çıkarılarak zaten  bu amaçla, yani manüplasyon aracı kullanılmak üzere tasarlanmış yapısından kaynaklanmaktaıdr. Ve her tez gibi kendi Anti-Tez'ini üreterek Akıllı Tasarım gibi bir başka manüplasyon aracınıda ortaya çıkarmıştır.

Konunun içinde olan bilim insanları için bunlar doğrudur.Perspektif farkından kaynaklı bu düşüncede yanlış bulamazsınız ancak bir kaç Km geri gittiğinizde daha farklı bir manzara ortaya çıkacaktır.

Muhatap oldukları kişilerin bilim adamları değil Din adamları olduğunu fark ederler. Bilim çevreleri bunu soğukkanlılıkla karşılarken sıradan vatandaş ve Din adamları şiddetle karşı çıkar. Bunun bilimle dinin çatışması değil,  çatıştırılması olduğunu farkedemeyebilirler.

Dini düşünce neden Evrime şiddetle karşı çıkmaktadır.
Herkesin bildiğini varsaydığım sebebi bir kez daha yazalım.

Din ;
"İnsanlar Hz. Adem (A.S) dan gelmiştir. Hz Adem (A.S) ise topraktan yaratılmıştır"

Evrim;
"İnsan, Maymunla kuzendir, çünkü ortak bir atadan gelmiştir."   

Çelişki;
"Evrime göre Hz.Adem topraktan yaratılmamış ve bir anne babası vardır. İlk canlı hücrenin topraktan veya cansız maddeden ortaya çıktığını söylemek bu durumu değiştirmez."

Bu çelişkiye göre Din'in söylediği yanlışlanmış olur, yukarıda Dini inanca sahip bir kişinin kavramsal olarak nasıl düşündüğünü ifade etmiştim.

Buna göre doğal sonuç "inanmak" ve "inkar" ikilisinde eğer Bilime "inanıyor (!)" iseniz Din 'i ve söylediklerini "inkar" etmeli, tersi durumda Bilimi "inkar(!)" etmelisiniz.

Özellikle İslam Dini bağlamında  bu çok rahatsız edici ve varoluşsal bir sorundur.

İşte bu yüzden "Evrim Teorisinin" ideolojik bir manüplasyon aracı olduğunu düşünüyorum.

Bunun izahını sonraki bir yazıda yapacağım...