1 Mart 2010 Pazartesi

GO diye bir Oyun

Şu sıralar GO adında bir oyunla ilgileniyorum.
   Daha önce müteaddit defalar duymuş olmama rağmen oyun olması hasebiyle ilgimi çekmemişti. Ama
şu adreste  http://www.go.metu.edu.tr/ okuduğum yazılar; oyunun ilgimi çekmeyi başarmasına sebep oldu.
 Oyunun bana çağrıştırdığı düşünceler çok çeşitli, oyunun kurallarının basitliği, ama aynı zamanda çok zor olan oyunun geneli, siyah ve beyaz taşların birbirleri ile dansı, felsefesi , hayatla olan benzerliği, ve daha önemlisi ilgi duyduğum konular ile ilgili verdiği fikirler....

  Anlam bilim, evet anlam bilimle ilgisi olabilir bu oyunun, bu beni heyecanlandıran bir düşünce;
İnsan beyni kavramları algılarken, olguların ve ŞEY lerin zıtlarını gözönünde bulundurur.
Go Ban üzerinde başlangıçta hiç bir taş yoktur.  Aynen yeni doğmuş bir bebeğin beyni gibi. İki rakip, siyah ve beyaz taşlar GO BAN üzerinde ilk taşlarını koyduklarında bebek etrafını gözlemektedir henüz, bilgi her taraftan gelmekte, gelen bilgi kendi anlamına uygun olarak tahta üzerinde bir şekil almaya çalışmaktadır. Zıt anlamlar veya benzeşen anlamlar kendi varlık alanlarına sahip olurken bazen başka varlık alanlarına müdahil olurlar. Bazen o alanları güçlendirir, bazen zayıflatırlar.

  Ama her oyun, yani beyin kendine özgüdür, özgün bir bütündür. Oyun biraz ilerleyince, şekiller ortaya çıkmaya başlar, genç artık ergen döneme girmiş ve çatışmalar başlamıştır.
   Çatışmada galip gelen fikirler, olgunluk ve ihtiyarlık dönemlerinin şeklini belirler. Oyunun sonuna doğru hareket kısıtlanmış yani fikirler oturmuş hatta önyargılar oluşmuştur.
   Bu önyargılar ihtiyarlıkta ve son nefeste hangi fikirlerin baskın hangilerinin artık önemsiz olduğunun göstergesidir.
     Oyunun sonu hayatın muhasebesidir. Beyaz taşlar daha çok alan çevrelemişse Beyazlar, aksi durumda siyahlar oyunun galibidirler.

  Hayat gibi; yaşanan hiç bir şey, artık geri alınamaz, hiç bir bilgi yok olmaz, ancak şekil değiştirir. 

  Taşların özgürlük noktaları bir kavrama verdiğimiz anlamın hareket noktaları gibidir. Eğer kavram yaşam alanımızda değilse ölüdür. anlamı yoktur. Yaşam alanımızda olmaması iki şeye bağlıdır, ya o kavram, zıt kavramlarla çevrili ya da aramızda herhangi bir bağlantı bulunmamaktadır.

   Eğer yaşam alanımızda kaçacak, nefes alacak bir yer, bir teselli varsa olumsuzlukların bizi çevrelemesi bize zarar veremez. Hayatın icmali değilsede kısmi toplamı bizi mutlu etmeye, o düşünce mantalitesi içerisinde bizi var etmeye devam eder.

     Ve son olarak; sonuçsuz, amaçsız kısır döngüler, fasid daireler kimseye bir yarar sağlamaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder